Urfa Balıklı Göl KonumuSanliurfa'ya bosuna peygamberler sehri dememisler. Ilk kez sünnet olan, Kurban Bayrami'ni Müslümanlara armagan eden ve Kabe'nin temelini atan Ibrahim Peygamber, bu topraklarda dogmus. Sabri ile siirlere, sarkilara konu olan Eyüp Peygamber, çilesini bu topraklar üzerindeki magarada çekmis. Hazreti Isa, kendisini topraklarina davet eden Urfalilara, yüzünü sildigi mendili göndermis ve bu yüzden Sanliurfa, Hiristiyanlar tarafindan kutsanmis topraklar olarak aniliyor.Urfa sehir merkezindeki göl kutsal baliklari ve çevresinde bulunan tarihi eserlerle çok turist çeken bir yöredir. Göldeki baliklar halk tarafindan kutsal kabul edilerek yenilmemektedir.
Urfa Balıklı Göl TarihiTektanrici üç din olan Islamiyet, Musevilik ve Hiristiyanlik tarafindan taninan ve bu dinlerin kutsal kitaplarinda adi geçen Hz. Ibrahim’in Urfa’da dogdugu rivayet edilir. Öykü bu dogumun oldugu bölgenin Krali Nemrut ile Hz. Ibrahim arasinda geçer.Yaptigi zalimliklerle kendinden geçen Nemrut gün gelmis kendisini Tanri zannetmeye baslamis ve büyük tapinaklar yaptirip içine de kendi heykellerini koydurmus. Halkina da baski yaparak kendisine Tanri diye tapmalarini istemis.Bir gün bas kahin, Kral Nemrut'a gelir ve o yil dogacak bir çocugun putperestligi ortadan kaldiracagini ve kendisini öldürecegini söyler. Bu adam Hz. Ibrahim’dir. Bunun üzerine kral, o yil dogacak bütün erkek çocuklarin öldürülmesini emreder. Nemrut'un askerlerinden olan Azer, karisi Nuna Hatun hamile oldugundan, bugünkü Urfa Kalesinin kuzeyinde bulunan küçük bir magaraya gizler. Nuna Hatun, oglu Ibrahim'i dogurduktan sonra, onu magarada birakarak esinin yanina döner. Bir rivayete göre Hazreti Ibrahim kendi basparmagini emer ve parmagindan gelen sütle beslenir, bir baska rivayete göre de bir ceylan onu emzirir. Aradan 15 ay geçmis ama Hz. Ibrahim 15 yasinda bir delikanli gibi görünüyormus. Büyüdügünde babasinin yaninda yerini alir.Fakat onlarin inandigi putlara degil, dünyadaki her seyin yaraticisi olduguna inandigi tek Tanri'ya tapar. Bu ugurda babasinin ve tabii ki Kral Nemrut'un da taptigi putlari kirar. O gün ülkede yemek için dahi olsa ates yakilmasi yasaklanir, bütün odunlar toplanir ve büyük bir ates yakilir. Ancak sadece Nemrut’un putperestligine baskaldirmamis, ayni zamanda kizi Zeliha’ya da gönlünü kaptirmistir. Kral Nemrut bu durum karsisinda Hz. Ibrahim’in yakilmasi emrini verir. Bugün Balikli Göl’ün bulundugu yere, kentin her yerinden görülebilecek büyüklükte bir ates yakilir. Atesin karsisina denk düsen tepeye yaptirilan iki büyük sütun arasindaki mancinikla Ibrahim atese firlatilir. Ancak ates göle, odunlar ise baliklara dönüsür. O gün bugündür buradaki göl kutsal sayilir. Tipki göl gibi içindeki baliklar da kutsaldir; her kim bu baliklardan yerse onun kör olacagina inanilir.
O günden sonra gölün adi Halil-ür Rahman olur. Allahin Dostu anlamina gelen bu isim Hz. Ibrahim’in kutsalligini yansitir. Bugün göl hem Halil-ür Rahman, hem de Balikli Göl olarak aniliyor.Ibrahim için aglayan Nemrut’un kizi Zeliha’nin gözyaslarindan ise Balikli Göl’ün hemen yaninda küçük bir göl daha olusur, bu gölün adi ise Zeliha’nin gözü anlamina gelen Ayn-Zelihadir.Bugün her iki gölün karsisindaki tepenin üzerinde mancinik olarak kullanildigina inanilan iki sütun hala ayaktadir. Inanisa göre bu sütunlarin birinin altinda bitmeyen su, digerinin altinda ise bitmeyen altin bulunuyor; biri yikilirsa Urfa altina, digeri yikilirsa Urfa için altin kadar degerli olan suya gömülecek kent. Balikli Göl’ün hemen yani basinda yer alan ve Eyyubiler Devleti’nin kurucusu Salahaddin Eyyubi’nin yegeni Melik Esref tarafindan 1211 yilinda yaptirilan Halil-ür Rahman Cami ise, gölün dogal güzelligine mimari estetik katiyor.Eski bir rivayete göre Anadolu topraklari tümü isgal durumuna düserse bu kutsal baliklar melek asker olup kurtulus savaslarina katilacagina inaniliyor. Kutsal baliklara da asker balik deniliyor.
Urfa Balıklı Göl TarihiTektanrici üç din olan Islamiyet, Musevilik ve Hiristiyanlik tarafindan taninan ve bu dinlerin kutsal kitaplarinda adi geçen Hz. Ibrahim’in Urfa’da dogdugu rivayet edilir. Öykü bu dogumun oldugu bölgenin Krali Nemrut ile Hz. Ibrahim arasinda geçer.Yaptigi zalimliklerle kendinden geçen Nemrut gün gelmis kendisini Tanri zannetmeye baslamis ve büyük tapinaklar yaptirip içine de kendi heykellerini koydurmus. Halkina da baski yaparak kendisine Tanri diye tapmalarini istemis.Bir gün bas kahin, Kral Nemrut'a gelir ve o yil dogacak bir çocugun putperestligi ortadan kaldiracagini ve kendisini öldürecegini söyler. Bu adam Hz. Ibrahim’dir. Bunun üzerine kral, o yil dogacak bütün erkek çocuklarin öldürülmesini emreder. Nemrut'un askerlerinden olan Azer, karisi Nuna Hatun hamile oldugundan, bugünkü Urfa Kalesinin kuzeyinde bulunan küçük bir magaraya gizler. Nuna Hatun, oglu Ibrahim'i dogurduktan sonra, onu magarada birakarak esinin yanina döner. Bir rivayete göre Hazreti Ibrahim kendi basparmagini emer ve parmagindan gelen sütle beslenir, bir baska rivayete göre de bir ceylan onu emzirir. Aradan 15 ay geçmis ama Hz. Ibrahim 15 yasinda bir delikanli gibi görünüyormus. Büyüdügünde babasinin yaninda yerini alir.Fakat onlarin inandigi putlara degil, dünyadaki her seyin yaraticisi olduguna inandigi tek Tanri'ya tapar. Bu ugurda babasinin ve tabii ki Kral Nemrut'un da taptigi putlari kirar. O gün ülkede yemek için dahi olsa ates yakilmasi yasaklanir, bütün odunlar toplanir ve büyük bir ates yakilir. Ancak sadece Nemrut’un putperestligine baskaldirmamis, ayni zamanda kizi Zeliha’ya da gönlünü kaptirmistir. Kral Nemrut bu durum karsisinda Hz. Ibrahim’in yakilmasi emrini verir. Bugün Balikli Göl’ün bulundugu yere, kentin her yerinden görülebilecek büyüklükte bir ates yakilir. Atesin karsisina denk düsen tepeye yaptirilan iki büyük sütun arasindaki mancinikla Ibrahim atese firlatilir. Ancak ates göle, odunlar ise baliklara dönüsür. O gün bugündür buradaki göl kutsal sayilir. Tipki göl gibi içindeki baliklar da kutsaldir; her kim bu baliklardan yerse onun kör olacagina inanilir.
O günden sonra gölün adi Halil-ür Rahman olur. Allahin Dostu anlamina gelen bu isim Hz. Ibrahim’in kutsalligini yansitir. Bugün göl hem Halil-ür Rahman, hem de Balikli Göl olarak aniliyor.Ibrahim için aglayan Nemrut’un kizi Zeliha’nin gözyaslarindan ise Balikli Göl’ün hemen yaninda küçük bir göl daha olusur, bu gölün adi ise Zeliha’nin gözü anlamina gelen Ayn-Zelihadir.Bugün her iki gölün karsisindaki tepenin üzerinde mancinik olarak kullanildigina inanilan iki sütun hala ayaktadir. Inanisa göre bu sütunlarin birinin altinda bitmeyen su, digerinin altinda ise bitmeyen altin bulunuyor; biri yikilirsa Urfa altina, digeri yikilirsa Urfa için altin kadar degerli olan suya gömülecek kent. Balikli Göl’ün hemen yani basinda yer alan ve Eyyubiler Devleti’nin kurucusu Salahaddin Eyyubi’nin yegeni Melik Esref tarafindan 1211 yilinda yaptirilan Halil-ür Rahman Cami ise, gölün dogal güzelligine mimari estetik katiyor.Eski bir rivayete göre Anadolu topraklari tümü isgal durumuna düserse bu kutsal baliklar melek asker olup kurtulus savaslarina katilacagina inaniliyor. Kutsal baliklara da asker balik deniliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder